19 Şubat 2013 Salı

Sevimsiz yazılar da olmazsa olmaz!

An itibariyle canım müthiş sıkkın ve her zaman olduğu gibi sıkıntımı yazarak - yani paylaşarak - üzerimden atmaya çalışacağım.

Bugünden memnun değilim. Bugün, kendimden memnun değilim. Strese çabuk yeniliyorum, anksiyete atağı geçiriyorum ve kendi kendimi yiyip duruyorum.

Sebep?
İşim.

İşimi sevsem de son dönemde işyerimde çok da mutlu olmayışımla ve bazı şeylerin istediğim gibi gitmemesiyle alakalı bunlar hep. Şükrediyorum ki işimin haricinde şu hayatta başka bir derdim tasam yok. Ama ne yaparsınız ki insan sabahın 6'sında kalkarak 7'de yola çıkıyorsa, 8 - 18 arası yoğun sayılabilecek (ve başağrısı ile sorunu sıkıntısı bol) bir tempo ile çalışıyorsa, 19'a doğru da evde oluyorsa ve hatta evde de kafasından ve yapacaklarından işini çıkartamıyorsa hayatının çok büyük bir kısmı işi olmuş oluyor.

Gene çok sıkıntılı ve stresli bir hafta benim için, bugün de birçok şey üstüste geldiği için müthiş gerginim. Normalde böyle anlarda işi gücü bırakıp kendime bir kahve alır ve açık havaya çıkarak yanında bir sigara içerim. Kahve, bu aralar seçenek dahilinde olmadığı ve yeşil çay içerken sigara yakarak detoksuma terbiyesizlik yapmak istemediğim için bunu yapamadım.

Öğle yemeğinde salata büfesindeki marul ve benzeri yeşillik ne bulursam toparlamayı ve bir dilim kepek ekmeği ile yanımda getirdiğim 7 adet haşlanmış brüksel lahanasını (o kadar kalmıştı, ne yapayım!) yemeyi planlarken, yemekten kısa süre önce yaptığım çok tatsız bir görüşme nedeniyle o kadar tadım tuzum neşem iştahım kaçtı ki yemeğe çıkmak ve insan yüzü görüp insan sesi duymak istemedim. Bu nedenle odamda kaldım. Ve o 7 adetcik brüksel lahanasını ZORLAYARAK ağzıma tıkıp yarım yamalak çiğnedikten sonra yuttum. Laf olsun (ve ekmeğin yerini tutsun) diye çekmecemde bulduğum 4 adet altınbaşak bisküviyi de yedim ve şimdi sersem sersem oturuyorum, aç değilim. Aç olmadığım gibi, sanki bir fili yemiş kadar ağır hissediyorum kendimi. Tamamen stresten ve sıkıntıdan.

Doğru bir şey değil listede olanı yememek ya da gün içerisinde öğünlerde çok az yemek. Kilo vermeye de engel. Biliyorum. Ama işte bazen elimde olmuyor, sinir oluyorum.

Akşam servisten normalde indiğim yerden gerilerde inerek eve bir 20 dakika olsun yürümeyi planlıyorum, böyle saçma sapan günün ardından biraz açık hava ve nefes molası iyi gelecektir diye düşünüyorum.

Ara sıra herkesin morali göçebiliyor işte... Böyleyken böyle!

4 yorum:

  1. al benden de o kadar, işim seninki kadar yoğun ve stresli değil biliyorsun ama benim de başka yönden sıkıntılarım oluyor..ama ben de bugün daraldım..öğlen sadece çorba içebildim ve yine aynı senin gibiyim sanırsın çorba değil koca bir hipopotam yemişim..bu arada niye gariban filler veya hipopotamlar da dev bir inek ya da koca bir koyun değil hiç anlamadım:)

    pisikopati ben..başkanın maili açık yine o yüzden profik seçemedim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili kişisel blog;

      filler ya da hipopotamlar da olsa ne olacak ki? bizim havamız iyi olsun yeter.

      :P

      Sil
  2. Canım bir de şöyle düşün yarın değil öbür gün bir kova kahve içebileceksin istersen ve süper inanılmaz azimli bir kişisin. Sen bu azimle işi bile düzeltirsin, hatta kafana taksan dünya barışını filan sağlarsın o derece!

    YanıtlaSil
  3. ahahaha zeynepcim çok yaşa sen! ayrıca da moral verdin valla teşekkür ederim çok :)
    ben önce şu kafamı hizaya sokayım, sonra kilo vereyim, dünya barışı yüzyıllardır sağlanamamışken birkaç ay daha bekler kanımca :D

    YanıtlaSil